26 Eylül 2011 Pazartesi

Hayata dair

°CAHİDE



Ben Cahide Sonku dönemini pek bilemem ama sinemaya olan tutkumdan dolayı, kendisini ve hayatını çok ilginç bulmuştum. Anneme, "Cahide Sonku neden böyle bir sona sürüklendi" diye sorduğumda verdigi cevap basından takip edip de öğrendikleriyle kısıtlıydı."Filmleri çok iş yapardı... o döneme göre oldukça şık giyinirdi. Zengin platolarda görünürdü. Duyduğumuza göre alkole alışmıştı ..galiba kocası ile arası da günden güne açılmış...çok zengin bir tütün kralı kocası vardı..adı İhsan Doruk "...
Annem anlatmaya şöyle devam ederdi: "Ben kendisini çok fazla beğenmezdim, açıkcası bana çok soğuk ve mesafeli gelirdi...dönemin bir kadınıydı işte.."1919 Doğumlu olan Cahide; Yıllar sonra benimde ilgi alanıma girdi ve hayatını irdeledim.

Hakkında çok araştırma yaptım....gerek gazetelerde ve dergilerde hatta kitaplarda Cahide'yi aradım.Onunla beraber Balık pazarında hayali de olsa yürümeye çalıştım. Kaldığı evdeki o havayı solumaya çalıştım. Meyhanede kendine ayrılan fakir köşesini düşünmeye çalıştım. Her şeyden önce içindeki sızıyı, darbeleri, kırıklıkları anlamaya çalıştım.

Aslında bir insan birden bire bu kadar teslimiyetçi olamaz...herşeyi bırakıp gidemez..kendini, güzelliğini, kariyerini, ismini bir çırpıda harcayamaz...Sanıyorum, yudumlanan o ilk kadehten sonra, belkide her şeyi göze alıp yaşamını terkedecek kadar ve boyut değiştirecek kadar içki şişelerinin ardına gizlendi...ve o kadehlerde meyhane dostluğuna sığındı.

Para pul'da kalmayınca, içki içtiği mekânlarda maalesef yer değiştirdi. Bugün oldukça lüks bir lokalde sırtınızda mink kürkünüzle, pahalı parfümünüz ve marka elbisenizle, boynunuzu, kollarınızı, kulaklarınızı süsleyen değerli mücevherlerinizle avize gibi parlayarak içkinizi yudumlarken...birden gözlerinizi kısa süreliğine kapatıyorsunuz...ve kendinizi salaş bir meyhanenin fakir köşesinde, mahalle esnafının iki tek atıp birbirleriyle küfürlü konuştukları mekanda gözünüzü açıyorsunuz.. Cok kötü bir durum bu değilmi? hayat kalitesini kaybetmek ve koruyamamak cok korkunç bir şey olmalı.

Aslında kendisi de hata yaptığını itiraf etmiştir. Kimseye yüz vermemesi, insanlara tepeden bakması, erkeklerin dolu dizgin rekabet yaşadığı o acımasız piyasada yetersiz gücüyle onlarla dans etmesi ve bu dansı iyi becerememesi elbette yıkılması için bir sebepti.

Bir yangın sonucu şirketinde bulunan bütün servetinin kül olması onun sonunuda yavaş yavaş getirdi...başka birikimi olmaması, ailevi sorunları, eşiyle yaşadığı ve kimsenin detaylarını pek bilemediği problemler de eklenince...... ve en önemlisi Alkole zaafı olması ve teslimiyetçi ruhu daha fazla yaşamasına izin vermedi.Okuduğuma göre, Beyoglu'nda onu görenler, ayağındaki eski püskü lastik çizmelerini anlatmışlardı.

Başı önünde, hüzünlü bakışlarıyla ve bitik bir hayatın içindeki son çırpınışlarıyla sığındığı eve doğru yürürmüş....Cahide, Devlet Tiyatrosu'ndan üç ayda aldığı emekli maaşını cebine koyup, doğru meyhanenin yolunu tutarmış, çevresindekilere içki ısmarlar, sohbetler edermiş. Cömertliği sayesinde çevresinde "beleşçi-sömürücü" tipler hergün çoğalırmış.Cahide 22 yaşından beri içiyormuş..( ilk kocası alıştırmış). Viskilerin biri gelip biri giderken, hiç sevmediği, midesinin bulandığı, tahtakurusu kokusundaki viskiye alışıvermiş.

Suadiye'de üç katlı, leylaklarla sarılı bir evde yaşarken, eşi tarafından hizmetçisi ile aldatılmış. Kocası ile sinir harbi hiç bitmemiş, hatta soğuk havada kaloriferleri yaktırtmadığı için kocasını dönemin sorgulu siyasilerinin arkasından ihbar etmiş.Oldukca kinci, hırslı ve intikamcı gibi görünüyor. Biyografilerini okuduğumda bu kanıya vardım.

Ve düşüşü başladıktan sonrada herşeye eyvellah diyerek, fakirliği, dibe vurmuşluğu kabul edecek kadar da bıkkın ve kendini sorgulamayan bir karakteri varmış.Türk sinemasının efsane oyuncusu ile ilgili şunları duymuştum.
-Ayakkabılarındaki parlak taşların pırlanta olduğunu,
-Sigaralarını altın bir tabakada taşıdığını, zümrütlü çakmak kullandığını,
-Paris parfümlerini başından aşağı boca ettiğini,
-Film cekerken elektrik teknisyeni çocuğun ışığı yanlış ayarlaması sonucunda çok kızdığını ve altın suyuna batmış şık topuklu rugan ayakkabısının burnu ile işçinin diz kemiğinin altını tekmelediğini,

Bir başka sanatcı da, şahit olduğu bir olay karşısında şöyle demiş Cahide hakkında:"Bu kadın günün birinde sürünür...." Bir işadamı kendisine çok kıymetli bir fransiz parfümü hediye ediyor.

Bunu gören Cahide : "Rica ederim beyefendi..bu parfümü Paris'te hizmetçiler kullanıyor..." diyor.Bu cevabı alan işadamı da şöyle cevap vermiş : "Kızım, bir gün gelecek mavi ispirto bile bulamıyacaksın.."Aradan geçen yılların sonunda bir edebiyatçımız kendisini Beyoğlunun arka sokaklarında bulduğu zaman, Cahide'nin elinde ispirto şişesi varmış.

Bir paylaşım: Ağustos ayında İstanbul Galata da iki hafta kaldım. Daha sonra Cahide'nin izini aramak için Beyoğlu-Balık pazarı civarında kaldığı evi ve birahaneleri görmek istedim. Maalesef vakit yetersizliğinden ve yardım alamadığımdan dolayı başarılı

Hiç yorum yok: